İlk defa yurtdışına çıktık diyebileceğimiz bir turla yurtdışına çıktık. Hem de 17 Aylık Nehir'le birlikte. Benelüks turunun ilk ayağı olan Belçika'dan başladık. Ama benelux turunu tercih edecek herkese önerim kesinlikle farklı ülkeden inip farklı ülkelere geçerek gidecekleri turlar. Yani şöyle anlatayım, biz Amsterdam'dan başladık. Uzun yollar katedip tekrar Amsterdam'dan uçağa bindik. Kesinlikle yanlış....! Hele küçük çocuğu olanlar için büyük sıkıntı. Çünkü 4 saatlik uçak yolculuğunun ardından gezmeye başlamak yerine uzun otobüs yolcukluklarına başlanıyor.

Neyse; gelelim Belçika'ya. İki şehrini gezdik, birisi Brüksel bir diğeri Brugge. Önce Brüksel... Brüksel çok etkileyici bir yer. Mimarisi ile insanı hayran bırakıyor. İlk önce otobüsle ilk fotoğrafta gördüğünüz Atomium'a gittik. Atomyum 9 küreden oluşuyor ve atomu andırıyor. 1950'li yıllarda bir fuar için yapılmış. Daha sonra da her bir kürenin içinde bir müze olarak dekore edilmiş ve bu şekilde hizmet veriyormuş. Belçika'da diğer bir turistik yer ise Çin evi ve Japon evi. Çin evi ikinci fotoğrafta görebilirsiniz. Belçika kralı Çin ve Japonya'ya giden ilk devlet adamıymış sanırım. O nedenle bu yapılar yapılmış. :) O sırada uzun otobüs yolcuğu sıkmıştı, bu nedenle uyuyakalmışım. Bilgiler yarım yamalak. Google'larsanız kaç yılında yapıldığı ne kadar beton harcandığını kaç m2 olduğunu falan da öğrenirsiniz gerçi. ;)
 |
Midyeli, Karidesli Spagetti |
 |
Kaşarlı Midye (güzellllll) |
Neyse, Brüksel'in kocaman bir meydanı var. Ben çok sevdim. Meydan'dan ara bir sokağa çıkılıyor. Aynı bizim İstanbul'daki Nevizade gibi bir yer. Daracık sokağın içinde sağlı sollu restaurant ve kafeler var. Burada Leon Restaurant'ı önerdiler ve Midye yedik. Midyenin envaiçeşiti var.
 |
Güzel Brugge |
Her blogta, her yazıda mutlaka okuyacağınıza inandığım Brugge'un ne kadar güzel olduğudur. Brüksel güzel, gezmek lazım falan ama Brugge hakikaten insanı büyülüyor. Sakin, dingin ve bir o kadar hareketli bir şehir. Hareketi turizm kaynaklı. Almanya'nın ikinci dünya savaşı sırasında bombalamadığı tek şehir diye anlattılar.
 |
Brüksel'in Meydanı |
Evin birinin üzerine inşa yılı olarak 1638 yazıyordu. Tam onun fotoğrafını çekiyordum ki, 1517 görünce 1638 çok yeni geldi. :) Brugge, bir film seti gibi. Sanki 16. yüzyıl filmlerinin çekildiği geniş bir film seti. Şehre girdiğinizde görebileceğiniz çan kulesi sürekli birşeyler çalıyor. İlginç geldi bana. Ama bunların hepsinden güzeli kocaman bir meydanı var Brugge'ün. Kaçırmanız mümkün değil. Orada alacaksanız patates kızartmasını, köşede de Carrefour var. Birer bira,,,, ohhhh misssss. Oturup gelene geçene bakmak iki saatinizi harcar. Ama bizim gibi turla gittiyseniz işte süreniz doldu demektir, haydin otobüslere.... Brugge'da iki meydan var. Diğer büyük olmayan meydanda da Kan Kilisesi var. Hz. İsa'nın bir damla kanının burada sakladığı varsayılıyor. Brugge için yemek önerim ise yöreye özel olduğunu söyledikleri patates kızartması ve carrefour birası. Meydan'da merdivenlerde oturup gelen geçen faytonları ve geçen insanları izlemek keyifli. Hadi afiyet olsun
 |
Çan Kulesi |

. |
Güzel Brugge |
 |
Çan Kulesi (Arka avludan görünüm) |