Bumerang - Yazarkafe

4 Mart 2013 Pazartesi

Kapadokya

Neresinden başlanır, nasıl anlatılır bilemiyorum. Balonla gezmek, testi kebabı yemek, püskürük kayalar, tarihi anıtlar, doğa yürüyüşü için uygun kanyonlar..... Öncelikle kalmak için kendinize, herhangi bir yer seçmeniz yeterli... Biz Ürgüp'te kaldık. Ama, Göreme, Uçhisar vesaire vesaire, her yer birbirine oldukça yakın. Ürgüp'te kaldığımız Kilim Oteli ise herkese öneriyorum. Çok sıcak ve candan sahipleri var.

Ürgüp, mükemmel taştan oyulmuş otellere ev sahipliği yapıyor. O kadar ki, çoğunu televizyonlarda izlemiş bile olabilirsiniz. Hatta "özel izinler" alınmış yapılmakta olanları bile gördük. Bir çok peri bacası artık otel olarak hizmete geçmiş.
Kapadokya'da her taraf peri bacası. O yüzden, en iyi peri bacaları şuradaymış buradaymış demeyin. İlk gördüğünüzde çok garip gelecek belki ama, belli bir süre sonra çok normalleşmiş olacak. Bir çok tur otobüsünün durduğu noktaları tavsiye ederim. Burada Tur rehberlerinden birşeyler kapmak da 
mümkün oluyor. Peri Bacalarını İngilizce anlatan bir tur rehberinden öğrendiğime göre (kulak misafiri oldum), peri bacalarının oluşumunda Erciyes, Hasan Dağı gibi çevredeki dağlardan lav püskürmesi en büyük etken. Bu lavlar, toprak katmanı koruyor. Koruyamadığı kısımları yağmur aşındırıyor, yağmurun aşındıramadığı yani şemsiye görevi gördüğü noktalar da diğer toprak katmanlara göre ayakta kaldığı için de peri bacaları olarak karşımıza çıkıyor.

Kapadokya'da bize en ilginç gelen yerlerden biri çok eski yüksek okul binasına sahip Mustafa Paşa kasabası oldu. Tarihi bir kapısı vardı ve hepimizi büyüledi. O kadar eski duruşu, içerisini merak etmemize neden oldu ve her yerini gezdik. Bu kasaba'da bir çok kilise, ören yeri var. Daha keşfedilmemiş, gezmeye açılmamış bir çok yer var. Bazılarının kapılarından içeriye giremedik. Ama ilerleyen bir kaç yıl içinde büyük olasılıkla Mustafa Paşa da fazlasıyla ziyaretçi akınına uğrayacaktır.

Kapadokya bölgesinin yemekleri ve şarabı da bir o kadar güzel. Burada Turasan'ın fabrikasına gidip şarap almanızı ve testi kebabı yemenizi mutlaka öneriyorum. Ayrıca yöreye ait birçok lezzet var. Bunları da keşfetmek size kalıyor.

Yörede bir çok alternatif spor veya etkinlik de yerini almış durumda. En bilineni ve dikkat çekeni ise, Balon..... Balon'la gezmek hem çok zevkli hem de çok değişik fotoğraf karelerini yakalamak, yürüyerek gezdiğiniz yerlere kuşbakışı bakabilmek açısından çok eğlenceli. Balon dümeni olmayan bir alet olduğu için, geziniz planlanan bir noktada bitmeyebiliyor. Daha doğrusu, gezinin ne tarafa doğru olacağını vadiden geçen rüzgarlar karar veriyor. Bu nedenle kalkış noktanız sabit ama iniş noktanızı pilot dahil kimse bilmiyor. Biraz da bu yüzden de zevkli olduğunu söyleyebilirim. Balon'lar sabah saatlerinde (bizim anladığımız sabah kavramından uzak bir saat) 5-6 civarında şişirilmeye başlanıyor ve bu saatlerde yükselmeye başlıyor. Yaklaşık 20-24 kişi arasında yolcu kapasitesi vardı bizim bindiğimiz balonun. Bir tane de pilotu var. Aynı anda sanırım 70-80 balonla uçtuk.                            

Balonla ilgili o kadar çok fotoğraf çekmişim ki, hangisini buraya koyarsam o an hissettiklerimi yansıtır bilemedim. En çok zorlandığım fotoğraf Balon oldu bu nedenle. Hatta geziden döndükten sonra baktım, yer altı şehirleri, tarihi eserler, güzel yemekler arasında en fazla fotoğrafı balona ayırmışım. 3 günlük gezinin sadece 1 saati Balon turuydu oysa. :) Bu nedenle kesinlikle tavsiye ediyorum. Ömürde bir kere... Mutlaka...

Geldik yer altı şehirlerine... Her yerde yeraltı şehirleri var. Zaten bölgeyi gezmek için mutlaka tourist information'a uğrayıp haritanızını edinin. Çok büyük yer altı şehirleri var. Halen çıkarılmaya uğraşılanlar bile var. Kapalı alan korkunuz yoksa, mutlaka gezin. Eski çağlarda yaptıkları şeyler, halen çok ilginç geliyor...

Bu gezinin hakkı, 4 ya da 5 gün bu arada.. Daha kısa gitmenizi tavsiye etmem....